Günün süprizi: çarpık ayak mı dediniz?
Herşey gayet güzel giderken ve detaylı ultrasonda 'nasıl da sağlıklı bir bebek bu' cümlesine hazırlanmışken süpriz! Uzun bir sessizlikle birlikte ultrason cihazını tekrar karnın üzerinde gezdirme, bebeği hareket ettirmek için karnı hafif hafif dürtme, 'bir de tatlı birşeyler yiyin, tekrar deneyelim' önerisi... Meraklı ve hafiften endişeli bir bekleyiş... Ama yine de hamileliğin getirdiği iyimserlikle durumu önemsememe... Derken süpriz:
'Çok önemli değil ama bebek sanki sağ ayağını içe dönük tutuyor. Öyleyse bile önemli değil, doğumdan sonra özel ayakkabılarla falan düzeltiyorlar...'
Nasıl, yani neler oluyor? Ve endişe tüm şiddetiyle kana karışıyor... Doktor doğum kusurunu basitçe anlatan yukarıdaki cümleden sonra küçük bir sakinleşme molası verip devam ediyor:
'Bence yine de oldukça sağlıklı bir bebek. Ayağı dışında başka bir sorunu olduğunu düşünmüyorum ama bir de diğer uzman görsün. Amniyosenteze gerek olabilir ama bunu sonra değerlendiririz. Bence gerek kalmayabilir de ...'
Eşlik eden başka bir şey olasılığı da eklendi haneye... 35 yılını pozitif bilim okumuş biri olarak amniyosentez yaptırmadan beklemek mümkün mü beş ay? Bu tespitle birlikte üçüncü endişe noktasına geliyoruz:
'Amniyosentez oldukça kolay bir işlem, sadece birkaç dakika sürüyor. Gerçi düşük riski var ama her hangi bir kusuru saptama olasılığı ve düşük riski neredeyse aynı... Ben yaptırmayın diyemem...'
Seç, beğen, al! Hayati kusuru mu tercih edersin yoksa düşük riskini mi? Ben mi? Tabi ki amniyosentezi yaptırdım. Gerçekten de kısa ve ağrısız bir işlemdi. Sonuçta ayaktaki kusura eşlik eden başka bir şey çıkmadı. Bu süreçte kontrolleri yapan her iki doktora da güvenimin tam olması yükümü hafifletti sanırım. Sonrasında anladım ki zaten bu süreçte herşeyden önemlisi yola doğru insanlarla çıkmakmış... Yine de geri dönüp bakınca gereksiz yere ne kadar hırpalamışım kendimi diyorum...Sonuç olarak yamuk ayak tescillendi ve bir sonraki aşamaya geçildi: şimdi ne yapacağız?
Mayıs 2013, Abu Dhabi
Kısa Özet
Kendi iç sesimi yazmayı bıraktığım noktadan bu yana 2.5 yıl geçmiş. O anlarda neler hissetmiştim şimdi hatırlamakta ben bile zorlanıyorum. Halbuki o zaman dünya durmuş gibi geliyordu... Aklımda kaldığı kadarı ile kısa kısa özetleyerek bugüne gelmeye çalışacağım:
Doğumdan önce çarpık ayaklı bir çocuk dünyaya getireceğim fikrine alışmaya çalışırken deli gibi okumaya ve internette araştırma yapmaya başladık. Önce tedavide kullanılan farklı yöntemleri öğrendik. Bu yöntemler arasında Ponseti yönteminin yaygın olarak kullanıldığını anlayınca Türkiye'de bu yöntemi uygulayan doğru ismi aramaya giriştik. İlk başta insan ünvanlara ve mekanlara yöneliyor. Yaptığımız ilk görüşmeler Ponseti yöntemini uyguladığını iddia eden ama gerçekte Ponseti yöntemini kendine göre yorumladığını anladığımız doktorlarla görüştük. Başlangıçta görüştüğümüz doktorlar genellikle alçı tedavisinde hem fikir ama bunu takip eden bot giyme aşamasını 1-1.5 yaşında bitimekten yana idi ki bu orjinal tedavinin tamamen karşı çıktığı bir durum. Sonuç olarak biz kafamızdaki sorulara tatmin edici cevaplar alamayınca arayışımıza devam ettik ve sonunda Dr. Ayşegül Bursalı'yı bulduk. Hiç unutmuyorum daha doğuma yaklaşık 8 hafta varken muayenehanesine gittik ve ilk tanışmada bize 1 saate yakın zaman ayırdı. Hem çarpık ayağı hem de Ponseti yöntemini tüm detayları ile anlattı. İnanılmaz hafifleyerek ayrılmıştım onun yanından... Hala daha aynı olumlu hissi verir tüm görüşmelerimiz.
Derken doğum oldu, meşhur ayaklar ele avuca geldi... Pek de birşey yoktu hatta çok çok ama çok sevimliydi bu yamuk yumuk ayaklar... Anladım ki kafamda yarattığım görüntü bilgisayar ekranında gördüğüm bir dolu görüntünün karması idi ama bunların onlarla alakası yoktu... Bildiğin bebek ayağı... Ayaklarla ilgili aşamayı geçince bu sefer "eşlik eden birşey var mı" konusuna geldik tabi ki... İnanın her gördüğüme sordum bu soruyu uzunca bir süre... Sonrasında bu çok sorma durumu bizi biraz uğraştırdı malesef... Bu konuyu ayrı bir alt başlıkta anlatacağım çünkü çarpık ayak konusundan bağımsız...
Konuya geri dönersem, 10 günlükken alçı tedavisi başladı, yaklaşık 45 günlükken de botlara geçtik. Başka sayfalarda da yazdım botlar konusunda oldukça titiz davranmaya çalışıyoruz. Evde yangın çıksa çantamdan önce botları alırım yanıma o derece... Özgür'de de her hangi bir direnç olmadı şimdilik. Zaten alçı ve bot dışında ayağı açık uyuduğu gün sayısı 12-13'ü geçmez, o da ilk 10 gün tedavi başlamıştı zaten!... Ayakları büyüyüp de yeni botlara geçmek gerektiğinde ayak alışana kadar bazen kızarıklıklar oluyor ama çabuk toparlanıyor. Şimdilik hepimiz hayatımızdan memnunuz. Şimdi yaklaşık 27 aylık ve yatarken bot giymeyen diğer çocukları gördükçe ufak ufak sorgulamaya başladı. Bir seferinde "bunları büyüyünce çok hızlı koşmak için giyiniyorsun" dedim, bu sefer diğer tüm çocuklar bot istemeye başladı :)
Eylül 2014, Dubai
Nereden Nereye...
Zaman gerçekten de su gibi akıp gidiyor. Üç yıl geçti Özgür doğalı, okula bile başladı küçük adamım. Nasıl olacak, nasıl yürüyecek derken koşuyor, tırmanıyor, zıplıyor... hepimize kök söktürüyor :) Onu mutlu ve sağlıklı görmek öyle büyük bir mutluluk ki! Geçmişte neler yaşadık diye düşündükçe unutmaya başladığımı farkediyorum... Bazı şeyleri ancak buraya yazdıklarımı okudukça anımsayabiliyorum... Korkularım daha bir hafifliyor ve Özgür'ün öyküsü ile birlikte ne kadar çok şey öğrendiğimi, hayata ne kadar farklı bakmaya başladığımı şaşırarak farkediyorum...
Doğum için (olur da erken doğum falan olur diye, ki oyle de oldu) Dubai'den İstanbul'a biraz daha erken ve yalnız gitmiştim; Serhan Can Can'ı da alıp bir hafta sonra gelmişti. Uçakta aklımdan geçenleri not aldığım bir küçük defter geçti elime... Okudukça gülümsüyorum...
Doğum için (olur da erken doğum falan olur diye, ki oyle de oldu) Dubai'den İstanbul'a biraz daha erken ve yalnız gitmiştim; Serhan Can Can'ı da alıp bir hafta sonra gelmişti. Uçakta aklımdan geçenleri not aldığım bir küçük defter geçti elime... Okudukça gülümsüyorum...
Mayıs 2015, Dubai
Size nasıl ulaşabiliriz numaramız 0534 724 23 72 Hatice
YanıtlaSilMerhaba Hatice Hanım, eger skype kullanıyorsanız daha rahat konuşabiliriz. Kullanıcı adınızı gönderebilirseniz yarım saat içinde arayabilirim. Görüşmek üzere, Ela
YanıtlaSilIyi günler yeni dogum yaptım ve benim bebegimdede aynı rahatsızlık mevcut son alcısının bitmesine üç hafta kaldı hangi marka ayakkabiyi kullandığınızı ve ayakkabının şimdiki fiyatıni öğrenebilir miyim yardımcı olursanız çok memnun olurum
YanıtlaSilMerhaba,
SilAyarlardan dolayı epeyce geç cevap verebildiğim için lütfen kusura bakmayın. Muhtemelen siz çoktan halletmişsinizdir bot işini ama yine de yazmak istedim. Biz aşağıda linkte yer alan botları kullandık.
http://www.c-prodirect.co.uk/boots-and-bars
İlk önce doktorumuz ölçü almamıza yardımcı olmuştu, o ölçülerle aynı siteden sipariş vermiştik, küçük adamın ayakları büyüdükçe ayakkabıları yenilemiştik. Şu anki fiyatı 250 Pound civarında görünüyor. Her seferinde aradaki metal parçayı yenilemiyorsunuz, sadece çocuğun omuz genişliğinde olacak şekilde ayarlıyorsunuz. Ama ayakkabıları çocuğun büyümesine göre yenilemek gerekiyor. Burada küçük bir not ileteyim: eskiden yerli botlarda aradaki metal sabitti. Şu an onu da klipsli yapmışlar ve kullanımı çok kolaylaşmış. O da fiyat açısından daha avantajlı bir alternatif olarak düşünülebilir. Umarım yardımı olur bu bilgilerin. Ela ve Özgür'den sevgiler :)
Merhaba Ela hanım,iletişime geçebilir miyiz acaba sizinle? Benim bebeğime de pev teşhisi kondu.Bilgi alışverişi yapmak istiyorum mümkünse.
YanıtlaSil