Botlarla Yaşamaya Alışmak

Özgür 52 günlükken botlarını giymeye başladı. İlk botumuzu Ayşegül Hanım'ın (Dr. Ayşegül Bursalı) verdiği ölçülere uygun olarak Nişantaşı'ndaki İDA Ortopedi hazırladı. İlk gidişimiz son alıçının açıldığı gündü... Ayağın boşta kalacağı süreyi minimum tutabilmek için alçı çıkar çıkmaz gittik ve yerinde Özgür'ün ayaklarının ölçüsünü aldılar. 1 gün sonra da botlar hazırdı...

Botları ilk kez giydirmek bana çok zor geldi. Bu durum Özgür için de -alçıdan yeni çıkmış ayakları hala çok hassas olduğu için- oldukça rahatsız ediciydi. Botları giydiren teknisyen bize nelere dikkat etmemiz gerektiğini detaylıca anlattı... Önce PEV'li ayak olan sağ ayağı giydirmemiz, giydirirken de topukların iyice aşağı inip inmediğini kontrol etmemiz gerekiyordu. Bu amaçla zaten botların topuk bölümlerinde küçük delikler vardı ama hem botlar hem de topuk öylesine küçüktü ki... Sağ ayakkabı giydirildikten sonra sol ayakkabıyı 60 derece açıyla oturtmak gerekiyordu ki işte bu çok zor geldi bana... Nasıl giydireceğiz, topuğu nasıl oturtacağız, sıkılığını nasıl anlayacağız?... Benim sorularımın sonu gelmeyince teknisyen 'eğer bir sıkıntı yaşarsanız istediğiniz zaman gelebilirsiniz... ama bugüne kadar bir kişi bile gelmedi' diyerek botlu hayata ilk adımımızı attırdı...

 Botları çin vazosu gibi taşıyan ben İDA Ortopedi'de, Özgür ise kucağımda ağlamaktan sızmış :)

İlk botları ve Özgür!

İlk aylarda botlar 23 saat giyiliyor. Kalan bir saat dinlenme ve banyo için kullanılıyor. Ama Ayşegül Hanım açık kalma süresi olan bir saati ilk günlerde 15'er dakikalık bölümler halinde kullanmamızı önerdi ve bence çok da işe yaradı. Tek sorun bizim ayakkabıları giydirmekte çok zorlanmamızdı: ne kadar çok çıkartırsan doğal olarak o kadar çok giydirmen gerekiyor... Malesef birinci günün sonunda botlar her iki ayağın topuğuna da vurdu ve ayaklar su toplamaya başladı. Hemen Ayşegül Hanım'ı aradık, durumu anlattık ve bize bot giymeye 2 gün ara vermemizi tavsiye etti. Tam da bu günlerde Özgür'ün doğumunu gerçekleştiren doktorum beni sağ ayağı PEV'li doğan başka bir anne ile iletişime geçirdi. Onlar bizden yaklaşık iki sene önden gidiyorlardı ki bu benim için büyük bir bilgi hazinesi demekti :) Onlar Dr. Ponseti'nin kendisi tarafından geliştirilen Ponseti botlarını  kullanıyorlardı ve bize de şiddetle tavsiye ettiler! Bu botların diğerlerinden en büyük farkı botların arasındaki çubuğun klipsli olması... Bu sayede her bir ayakkabıyı ayrı ayrı giydirmeye ve aradaki çubuğu sonradan takmaya imkan tanıyor. Ama fiyat olarak Türkiye'de üretilen botların neredeyse iki katı... Hesap-kitap yaptıktan ve Ayşegül Hanım'la da konuştuktan sonra bu botlardan sipariş vermeye karar verdik. İngiltre'deki C-Pro Direct (http://www.c-prodirect.co.uk/?sl=EN) isimli firmanın internet sayfasında yer alan sipariş formunu doldurduk ve sadece 1,5 gün sonra botlar elimizdeydi. İtiraf etmeliyim ki bu botlarla hem biz hem de Özgür çok daha rahat ettik.

Bot giymeye başlarken dikkat edilmesi en temel şey kan dolaşımında sorun olmaması. Zaten tam da bu sebeple giyilen botların burunları açık oluyor. Eğer botlar yeterince sıkı bağlanmazsa ayağa vuruyor, eğer ayakta açık yara oluşursa bot giymeye ara verilmesi gerekiyor. Bu durum ise ayakta geri dönüş riskini artırıyor. Öte yandan botlar gerekenden sıkı bağlanırsa bu sefer de ayağa yeterli kan gitmiyor. Bunu takip etmek içinözellikle ayak alışana kadar geçen ilk günlerde kan dolaşımının normal olup olmadığını kontrol etmek büyük önem taşıyor. Biz bunun için çorapların burnunu kesip ayak parmaklarını sık sık kontrol etmiştik ilk 3-4 gün. Tabi burada altını çizmem gereken bir diğer nokta çoraplar. Elden geldiğince %100 pamuklu, dikişsiz ve desensiz çorap tercih etmek ayağın terlememesini ve rahat etmesini kolaylaştırıyor.

Bot Giyerken Ayakları Korumak...

Yeni botlarımız ve çoraplarımızla mutlu mesut devam ettik bir süre hayatımıza... Zaman geçtikçe ve Özgür hareketlenmeye başladıkça bot giyme süresi de kademeli olarak azaldı. 23 saat, 21 saat, 18 saat derken 11 aylıkken gece uykularına kadar düştü ve biliyoruz ki en az 4-5 yaşına kadar botlar hayatımızın bir parçası olacak. Bu sebeple konuyla ilgili bulduğum herşeyi üşenmeden okuyorum. Özellikle de daha deneyimli anne-babaların tavsiyeleri hazırlıklı olabilmek adına çok faydalı oluyor. 

Özgür büyüyüp de yeni botlara ihtiyacı olduğu günlerde tesadüfen Ayşegül Hanım'a kontrole gittik. Ve o kendisinde bulunan bir numara büyük botu bize verdi, biz de Özgür'e küçük gelen botları ona bıraktık... İkinci el botlar maliyet avantajı sağlamalarına ek olarak, daha önce de kullanıldıkları için yumuşacık oluyorlar ve ayağa hemen oturuveriyorlar... Üçüncü botumuzda malesef bu kadar şanslı değildik ve kendimiz yeni bir çift aldık. Yeni gelen botlar orta kayış hizasında her iki ayağı da kıpkırmızı yaptı... Her ne kadar orta kayışlar üzerindeki baskıyı azaltmak için plastik bir yastık (pressure saddle) kullansak da yetersiz kaldı. Hem ayakkabıyı çekiçle hafif hafif vurarak biraz yumuşattık, hem de kızarıklıkları hafifletmek için Sudokrem kullandık... Özgür neredeyse 17 aylık oldu ve şimdilik sorunsuz yola devam ediyoruz... Doğru çorap - doğru sıkılık ve düzenli kullanım olmazsa olmazımız. Bir yere yola çıkarken cüzdanımdan önce botları alıyorum yanıma olur da gece aksiklik olur, geç dönmemiz gerekir diye :)

Ekim, 2013 / Dubai.